9 Şubat 2013 Cumartesi

Ah şu yıllar...

Şarap kokan teninin ve o güzel dalga dalga saçlarının kokusu sinmişti kaskıma.Eve dönerken en yakın dostumu aradım ve bu durumu kutlamak için ona yemek ısmarlamak istedim.Durağımız bir 7/24 açık bir restoran,garsonları eski iş arkadaşlarım olduğu için cüz-i bir miktara masamızı donatıyorlardı.Aradı beni merak etmişti sanırım,'sevgili' diye hitap ediyordum.Sipariş vermem gerektiğini söyleyip kapadım telefonu. Ardından gelen mesajda ailesi hakkında olumlu geri bildirimler yer alıyordu,o akşam fazla içki karıştırdığımız için olsa gerek midesi bulanıyordu ve sürekli kusuyordu.Tuzlu bir şeyler yemesini önerdim ve ardından bana ; -ben sevgililiğe karışıyım,onu ne yapacağız? Dur.zaman verelim biraz birbirimize dedi.Durumu toparlamaya çalışıyordum.Gerekçesi yaşıydı,çok büyüğüm senden dedi.Senden çok hoşlandım evet,ama yarın daha düzgün bir kafayla konuşalım,şu an pek iyi değilim.Çok öpüyorum seni dedi.Bir garip hissettim kendimi açıkcası, çoğu ilişkimde ara verelim sözcüğünü kullanmışlığım vardır ve bu sonsuz bir aradır aslında bir daha görüşmemek üzere tatlı bir veda havasında olan,günaşırı bir daha buluştuk bu sefer Buca'da Sadabad'a gittik ardından Lahmacun yemeye.Çok hoş gelmişti tadı,künefeninin dörtte birinin dörtte birini bile yemedi. Forbes çarşısına girdik o arada elimi tuttu o kadar sıkı tutuyordum ki bırakmaması için, fütursuzca çalan telefonlarımı kırıp atmak istiyordum hatta.'O'nu sevmek kazanmadan kaybetmekti aslında. 'O'nu sevmek hiç bir zaman çaresini bulamayacağım çaresizliğimdi.Bu değişik duyguların anlamı neydi ki? Orada Nar cafe'ye gittik üst katına çıktık o kadar çok yeyip içmiştik ki ne içeceğimizi bilemedik .Karpuzlu yahut çilekli istemişti madam. Madam ona söyleyebileceğim,yani... utanmadan söyleyebileceğim ismi dışında olan tek hitap şekliydi sanırım. Karpuzlu ve çilekli sodalarımız geldi. Sodalarımız bitmeden kalktık,yürüdük biraz.Ara sokaklar,kuytu caddeler yürüyüşümüzle aydınlanıyordu.Bir ara bir banka oturduk,rahat olamadık ve kalktık tam karşımızda bir sokağa girdik,hemen ilerisinde bir yeşillik alanın altında durduk.Öpüştük o kadar içten öpüyordum ki onu nefesini soluyunca başım dönüyor,kendimden geçiyordum.Teniyle buluşmak istiyordum o an yapayalnızdık sanki.Beline dolanıp onu kendime çekiyordum bu o kadar büyüleyici ve baştan çıkarıcı bir hal alıyordu ki,teniyle buluşmak istiyordum,dudaklarımı tenin her zerresinde gezdirmek istiyordum.Söylediğine göre o da aynını istiyormuş.Bu kısa süreli sevişme gerçekten de çok kısa sürmüştü ve ablasının yanına gitmemiz gerekirdi.Buluşma noktasına doğru yol almaya yüz tutmuşken tökezlediğimi ve yerli yersiz güldüğümü fark ettim.Başım dönüyordu,tarifi neydi bu hazzın? bu şaşkınlığın en çokta kafamı ona yoruyordum.Ablasının yanına gittik o kadar yediğimiz şeyin üzerine bir de waffle yedik benimkiyle onun ki ortaktı bu çok hoş bir şeydi bence.Tatlıyı paylaşıyorduk muhtemelen acıyı da paylaşırız.İyiyi de kötüyü de.Bel ki bir ruhu,bir bedeni,bir evi,bir ekmeği... kim bilebilir ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder